Her şeyi bir bir öğrendim. Doğruyu yanlışı, acıyı tatlıyı... Önce en dibe vurdum, kendimi bile göremediğim bir karanlıkta gerçeği gördüm. Nasıl gösteriyordu kendini, yüzüme yüzüme vuruyordu. Uyumadım, seninle konuşamadığım için uyuyamadım. Nasılsın sorusuna cevap veremedim, nasıl olduğunu bilmediğim için. Karıştım sana bir kere, çözemedim kendimi ibrişim gibi... Her yolu denedim çözemedim kör düğümü. Zaman gibi aktım bende günlere, yaşanması gibi yaşadım.
Kendimi gördüm sonra bir çukurda. Bir yanda sevdiklerim, arkamda bıraktıklarım, önümde geleceğim ve solumda sen... Bir yol seçmem gerekti, sahi neyi seçicektim? Arkama bakamazdım, pişmanlıklarım canımı yakardı. Sevdiklerim hep benimleydi, geleceğimi ise bilmiyordum. Soluma döndüm bende, seni seçtim. Kurtuluş sendin ya, yine kurtarırsın sandım. Bu sefer sandığımla kaldım, solumda ki büyük acıyla. Tam tutacakken elini nasıl yüz üstü bıraktın beni...
Önce düştüm, sonra sevdiklerime döndüm. Onlar tuttu elimi, hepsi kendinden bir parça koyarak içime işlediler güzelliği. Sonra zaman benimle oldu, dindirdi sende ki beni. Önce kopardım tüm iplerini, çözdüm bende olan senin kör düğümlerini. Hayatı olduğu gibi karşılamaya başladım. En güzeli de buydu zaten, aldırmamak. Herkes gibi bende kötü alışkanlığım olan seni bıraktım. Kendimi affettim, topladım bütün bende kalan yanlarını en görünür yere rafladım. İnsan hatalarını unutmazsa, bir daha hata yapmaz ya, benimde unutmamam gerekti sana olan zaafımı. Yoksa farkına varmadan düşebilirdim içimde açtığın çukurlara...
Sonra bir sigara yaktım, derin bir soluk çektim ve gülümsedim. En güzeli bu değil miydi zaten?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder