Bazen, bazı şeyleri önceden göremeyiz. Ve o bazı şeyler sonradan çoğalarak canımızı yakar. Aslında, gerçekle yüzleşince sonunun böyle olacağını anlarız. Yani bir nevi hayatın bize, ''gelecekte karşına çıkacak'' deme şeklini geç anlamamızdır. Karşılaşması kaçınılmaz olaylardır ve biz buna kader deriz. Ama kader var mıdır? Bu çok ayrı bir sorudur. Çünkü insanlar sonunu kendileri hazırlar çoğu zaman. İsteklerimiz, arzularımız, fevri tavırlarımızla dağıtırız hayatımızda olan yapbozu. Konuya biraz derin başladım, çünkü bugün yazacaklarım biraz içimde kalan, dışa vuramadığım pişmanlığım. Aslında kimseye yok şikayetim, benim hatalarım...
İnsanlar sevdiklerinin canını hep acıtır mı bilemem ama benim acıttığım bariz ortada. Yani düşününce şu hayatta yaptığım tek doğru davranışım yok aşk konusunda. Bazen zamanında en doğru gelen davranışımızın, zamanla en kötü davranışımızın olmasını anlamamız... İşte bu duygu çok gariptir. Yani bile bile hata yapmaktır. Birini çok sevmek ayrıdır, sonra o insanı kendinden soğutmak bir başarıdır. Ona o kadar kızmıştım ki, kendimden soğutmak için elimden geleni yaptım. Neye kızdım bilmiyorum, kafamda ki saçma düşünceler ve kendimi kaptırma. O gidince her şey düzelecekti sanki ama sevgiyi hiç hesaba katamamıştım... Katsaydım sonuç böyle olmazdı, orası ayrı.
Şimdi hayatımdaki tek doğruyu, yine ben kaybettim. Zaten dediğim gibi, geleceği görsek bunları yapmayız ama ne yazik ki insan oğlu... Ve hayat ne yazık ki ikinci bir şans tanımıyor. Bu hayattaki mukadderat olayıdır. Herkes yaşar, öğrenir. Ama büyük kayıpla, ama büyük acıyla...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder