Keşkeler boğarmış insanı. Önce ne kadar kolay sonra ne kadar zor bu durumlar. Özlemek mi bu? Yoksa cevapsız kalan sorular mı? Bu kadarmış demek kabullenmenin en güzel yanıymış. En dibe kadar indim nihayet ne kadar dağılmış içim. Toparlayamıyorum. Burayı düzeltsem orası yıkılıyor, orayı düzeltsem diğer taraf darmaduman oluyor. Ne zaman geçecek bu? Gecenin karanlığında gizlenen keşkelerim hiç olmadık anda neden karşıma çıkıyor ki. Her şey ne kadar güzel değil mi, etraf kalabalık olunca... Peki ya kendinle baş başa kalınca tüm hatalar, özlemler ve hissizlik neden yüzüme yüzeme vuruyor? Zaman en güzel merhem ama? ...
Kesik kesik, yarım yarım yaşamaya çalışıyorum. Eskiden keyif aldığım her şeyi yeniden yapmaya başladım. Eskisi kadar zevk vermese bile idare ediyor. Bir yanım yeni başlangıçlardan korkarken öteki yanım hadi diyor! Ama yine cesaretsizliğime yeniliyorum. Durumlar böyle işte.
Kim kaybetti bilmiyorum ama kazanmak için çabalamıyorum. Sanırım korkuyorum. Yine başaramazsam diye. Ama bazen özlüyorum yalan yok. Senin kokunu kullanan biri yanımdan geçerken, gezdiğimiz yerlere gittiğimde, izlediğimiz filmin tekrarında düşüyorsun aklıma. Sen düşünce aklıma zaman duruyor zaten. En başa gidiyorum ama şimdi ki halimize gelemiyorum. Öyle işte ben yaşıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder